29.02.2008

Okul öncesi eğitim

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ
Okul öncesi eğitim olarak adlandırılabilecek ilk kurum, çocuklar için oyunun en önemli eğitim aracı olduğunu ileri süren pedagog Freidrich Wilhelm Froebel tarafından 1816 yılında kurulmuştur. 20. yüzyıla gelindiğinde ise okul öncesi eğitim döneminin çocukların gelişim özellikleri ve eğitim ihtiyaçları açısından çok önemli bir dönem olduğunun farkına varılmış ve çocuğun geleceğini belirlemedeki etkisinin önemi anlaşılmıştır. Günümüzde ise bilimsel olarak okul öncesi eğitimin başlaması gereken yaş aralığı 3 - 6 olarak belirlenmiştir. Türkiye'de okul öncesi eğitim ihtiyacı kadınların çalışma hayatında daha çok yer edinmeye başlaması ile ortaya çıkmış, ailelerin bilinç düzeylerinin artmasına paralel olarak da ilgi artmıştır. Bunun yanı sıra anne baba eğitimi çalışmaları ile de anne babaların bilinç düzeylerinin de yükseltilmesine çalışılmaktadır.

Çocukların zihinsel ve kişilik gelişiminin %70 i 0-6 yaş arasında tamamlanmaktadır. Çocuğun temel bilgi, beceri ve alışkanlıklarının bu erken dönemde kazanılması, zihinsel yeteneklerinin hızlı bir biçimde gelişip biçimlenmesi ve gelişimine ait ilk temellerin bu dönemde atılması nedeniyle 0-6 yaş dönemi büyük öneme sahiptir.

İnsan yaşamında bu kadar önemli bir yeri olan bu dönemin en iyi biçimde değerlendirilmesi, nitelikli bir okul öncesi eğitimle gerçekleşebilir. Bu nedenle, okul öncesi eğitimin kalitesini artırmak, en etkin biçimde düzenlemek ve tüm yaş grubuna hizmet edecek biçimde yaygınlaştırmak çok önemlidir.

Bu nedenle, Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü üzerine düşen görevleri, ülke çocuklarının ve ailelerin menfaatleri doğrultusunda programlar geliştirerek, projeler hazırlayarak, eğitici materyaller geliştirerek ve periyodik olarak öğretmen eğitimi yaparak yerine getirmektedir.

1- Okul Öncesi Eğitim Programı (36-72 Aylık Çocuklar İçin)

2- Okul Öncesi Eğitim Programı (36-72 Aylık Çocuklar İçin)Öğretmen Kılavuz Kitabı -1

3- Okul Öncesi Eğitim Programı (36-72 Aylık Çocuklar İçin) Öğretmen Kılavuz Kitabı -2- (Etkinlikler)

Kitaplar
B.A. Tuğrul. "Okul Öncesi Dönemde Etkin Öğretmen Modeli". Ya-Pa Yayınları, Ankara, 1993

Atalay Yörükoğlu, Çocuk Ruh Sağlığı. Özgür Yayın-Dağıtım, İstanbul, 1992, s.15-20

Haluk Yavuzer, Çocuğunuzun İlk 6 Yılı

İlkim Öz, Çocuğun Gelişim Dönemleri

Farklı Bir Anne Olmanın Alternatif 101 Yolu
Vicki Lansky
Papirüs yayınevi

Farklı Bir Baba Olmanın Alternatif 101 Yolu
Vicki Lansky
Papirüs yayınevi

Okul Öncesinde Anne Baba Öğretmen Kaynak Kitapları
Belma Tuğrul Buket Akkoyunlu
Pegem Yayınları

Çocuğunuzu Tanıyın
Anne Baba ve Öğretmenin El Kitabı
Yahya Türkeli
Toroslu Kitaplığı

22.02.2008

Öğret ona

Öğret ona;

Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:

Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı 'insan yetiştirmek' olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak. Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın. Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını... Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden...

Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona. Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini, kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu, gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret. Kitaplardan keyif almasını, ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını, ama okumayı sevmesini öğret ona. Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı. Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona, sıkılıp ta kendini yönlendirmeyi bulmasını.

Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla. Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar, bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...

Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona. Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret. Alın terine saygıyı öğret ona.

Aşk acısı çekmenin hiç âşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret. Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret, başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı... Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret. Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.

Hayatı sorgulamayı öğret ona... Bilginin en büyük güç olduğunu öğret. Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik durmasını.

Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret. Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı... 'İstemiyorum', 'hayır' demeyi öğret ona, istediğinde ise 'istiyorum' demeyi, Sevdiğinde ise 'seni seviyorum' diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını...

Sorgusuz sevmeyi... El yazısı ile notlar yazmayı... Lafı dolandırmamayı... Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona. Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını, İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret... Ama en çok da kendini sevmesini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini... Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini... Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını...

Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona...

Aylin Kotil, Cumhuriyet Gazetesi- 23 Mayıs 2004

20.02.2008

Ailenin kişilik gelişiminde etkileri

Olumlu olumsuz anne baba tutumları ve çocuğa etkileri:
1) Baskıcı ve kabul edici tutum:
Bu tür anne babalar çocuğun sosyal yaşantısını kontrol altına alırlar. Oyun arkadaşlarına ve seçimlerine hep müdahale ederler. Bu tür çocuklarda;
· Gelişim geriliği
· Uyumsuzluk
· Anne babaya aşırı bağımlılık
· Aşağılık duygusu
· Korkular oluşur.
Kimi hırslı anne baba çocukların yetersizliklerini hoş görmezler. Yeteneklerini ve kapasitelerini zorlamaya çalışırlar. Yetenek ve kapasitelerinin üzerinde başarı beklerler. Bu durumda çocuklar aşırı gayretli ve hırslı olurlar. Küçük başarısızlıklar altında ezilirler. Bu durumda yine aşağılık duyguları ve başarısızlık korkuları oluşur.
2) Baskıcı ve reddedici tutum:
Bu tür anne baba ilgisiz, sevgisiz, dayak atma suretiyle reddedici tutum içine girerler. Çocuğa bağımsızlık vermezler. Aşırı yasaklar koyarlar ve aşırı koruyucu davranışlarda bulunurlar. Buna karşılık çocuklarda:
· Hırsızlık
· Yalancılık
· Utangaçlık gibi durumlar görülebilir.
3) Reddedici tutum:
Bu tür anne baba çocuklarına karşı ilgisiz ve ihmalkardırlar. Gevşek ve tutarsız disiplin uygularlar. Çocuklarını kendi hallerine bırakırlar. Bu durumda çocuklarda:
· Otoriteye karşı gelmek
· Kötü ve olumsuz davranışlarda bulunma gibi dikkati çekmeye yönelik davranışlar görülür.
4) Tabii ve kabul edici tutum:
Bu tür davranışlarda bulunan anne baba çocuklarının olmayacak isteklerini kabul ederler. Çocuklarının kusurlarını görmezden gelirler. Başarılarını sürekli överler. Kısacası çocuklarını şımartırlar.

19.02.2008

Hiperaktivite nedir

Hiperaktif nedir
Hiperaktivite günümüz moda kelimeleri arasında yerini korumaya devam ediyor. Ancak hiperaktif çocuk dendiğinde insanların anladığı ile gerçekler arasında çok ciddi farklar var. İşin aslını araştırıp okuyup öğrenmek yerine kulaktan duyma bilgilere itibar edilmesi ve bu bilgilere göre davranılması en hafifinden çocuğun eğitim hayatına mal olmaktadır.

Hiperaktivite nedir ? Ne değildir ? Belirtileri nelerdir ve nasıl tedavi edilir. Tüm bu soruların doğru cevaplarını aramak son araştırmalar ışığında bulmak gerekiyor. Geniş anlamıyla ciddi bir sosyal sorun olan bu durumu görmezlikten gelmek, yokmuş gibi kabul etmek, ya da “Biz de çocuk iken böyleydik” diyerek geçiştirmeye çalışmak aslında bu çocuklara yapabileceğimiz en büyük haksızlık olacaktır. Unutulmamalıdır ki hiperaktivite ve hiperaktif çocuk eğitimi konusunda son yıllardaki çabalara karşın toplum arasında ciddi bir bilgi eksikliği vardır. Hatta bu konuda detaylı bilgi sahibi olmaları gereken bazı eğitimcilerin ortaya koydukları tutumları anlamak mümkün değildir, çünkü hiperaktivite çocuğun sadece yaramazlık sorunu değildir. Her yaramaz çocuğun hiperaktif olduğu söylenemez. Aslında temel yanlışlık, bu tıbbi durumun adının bilinmemesi ya da eksik bilinmesidir. Aşırı hareketlilik , fevrilik ve dikkat eksikliği ile karakterize edilen gelişimsel bir sorun olan duruma dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu denmektedir. Yukarıda sayılan üç belirtiye her çocukta farklı oranlarda rastlanabilir. Bu çocukların dışarıdan gözlenen ve dikkat çeken davranışları aşırı hareketliliktir. Yaşıtları içinde daha fazla hareketli olmaları nedeniyle hemen ayırdedilirler. Genellikle bebeklik döneminde huysuzlukları, az uyumaları ve yememeleri anne babayı fazlasıyla yorar. Okul öncesi dönemde ise ev içinde koşuşturur, yükseklere tırmanır, dolap tepelerinde gezer, bir motor tarafından sürülüyormuşçasına hareket ederler. Bir kısmı bu derece hareketli olmayabilir ancak bir yerde oturması beklenen kısa bir süre dahi oturamaz, sakin bir şekilde oynayamazlar. Kıpır kıpırdırlar, elleri dursa ayakları durmaz. “Dur” ve “Yapma” sözünden anlamazlar.

Aşırı hareketlilik yanında çocuğun öğrenme performansını olumsuz olarak etkileyen ancak sıklıkla gözden kaçan diğer bir belirti ise dikkat eksikliğidir. Hiperaktif çocukların büyük bir kısmı dikkatlerini yoğunlaştırmakta güçlük çekerler. İlgileri çoğunlukla kısa sürelidir. Çabuk sıkılır ve bir etkinlikten hemen başka bir etkinliğe geçerler. Beklemeyi hiç sevmezler, sabırsızlıları nedeniyle işlerin hemen halledilmesini isterler. Özellikle öğrenmeyle ilgili alanlarda dikkatlerini yoğunlaştıramazlar, masanın başında oturma süreleri çok kısadır. Çeşitli bahaneler uydurarak sık sık masanın başından kalkarlar ya da anneyle birlikte çalışmak isterler. Ders çalışmayı sevmezler. Dikkatlerinin dış uyaranlarla dağılması nedeniyle sınıf içinde tahtayı ve öğretmeni takip edemezler. Ders dışı işlerle uğraşır ve dersi gerektiği gibi izleyemezler. Öğretmenler sıklıkla dersi dinlemediklerinden ve arkadaşlarını rahatsız ettiklerinden ya da onların dikkatlerini dağıttıklarından söz ederler. Sınavlarda dikkatsizlik nedeniyle çok basit hatalar yaparlar. Cevabını bildikleri sorulara dahi yanlış cevap verirler. Soruyu sonuna kadar okuma sabrını gösteremezler. Test sınavlarında çabuk sıkıldıkları için bazen okumadan cevaplarlar. Sınav sonuna kadar beklemeden hemen cevap kağıdını öğretmene verirler. Evde yanlarında kimse olmadan ödevlerini kendi başlarına yapamazlar.

Üçüncü ana belirti dürtüsellik yani sonunu düşünmeden eyleme geçmektir. Bu çocuklar sonradan pişman olacakları hareketleri sonunu düşünmeden gerçekleştirirler. Özellikle başkalarına söz ya da fiille sataşır ve huzursuzluk çıkarabilirler. Diğer çocuklarla ilişkilerinde geçimsiz olabilir ve bu nedenle arkadaşları arasında istenmeyen çocuk ilan edilirler. Tepkilerinde abartılı ve bazen acımasız olabilirler. Korkusuzca davranmaları çeşitli tehlikelerle yüz yüze gelmelerine neden olur. Çıkılmayacak yüksek bir yere çıkar, evden çok uzaktaki yerlere yalnız başına gider ya da kesici aletlerle oynayabilirler. Tüm bu belirtiler çocuğun sosyal uyumunu bozar. Kısacası bu çocuklar kendilerini kontrol etmedeki güçlükleri nedeniyle nerede durmaları gerektiğini bilemezler.

http://www.ogretmenlerimize.com/index.php/topic,45.0.html sayfasındaki makaleyi de okumanızı öneririz.

İlgili Kitaplar:

Dikkat eksikliği Hiperaktivite bozukluğu özellikleri - Tedavisi çocuklarda ve erişkinlerde belirtileri
Eyyüb Sabri Ercan , Cahide Aydın
Gendaş kültür

Hiperaktif çocuk okulda
Yankı Yazgan
Evrim Yayınevi

Dikkat eksikliği ve hiperaktif çocuklar
Ziya Selçuk
Pegem A Yayıncılık

Hiperaktif ebeveyni olmak - Fırtınalı bir yolculuğun hikayesi
M. Yılmaz Özalp
Sistem Yayıncılık

15.02.2008

Çocuk eğitimi

Çocuk eğitimi
Toplumumuzda çocuk eğitimi ve gelişmesi konusunda yapılan en önemli yanlışlardan biri de aşırı koruyucu ana baba tutumudur. Sayın Prof Üstün Dökmen hocamız bu konuya bakın nasıl dikkat çekiyor.

Siz hiç yürümeye yeni başlamış çocukların, bir basamağa ya da bir koltuğa nasıl tırmandıklarını gözlediniz mi? Uğraşa debelene bir kaç dakikalık bir gayret sonucu, yerden 15-20 cm yukarıya çıkarlar. Çıkar çıkmaz da söyle bir dikilip, muzaffer bir komutan edasıyla etraflarına bakarlar. Büyük iş başarmışlardır çünkü. Simdi size sormak istiyorum: On dört aylık bir çocuğun, kan ter içinde bir koltuğa tırmanmaya çalıştığını görürseniz, ne yaparsınız? Büyük bir ihtimalle, çocuğu sevgiyle kaldırıp koltuğun üzerine koyarsınız. (Böyle davranan çok konu komşu gördüm; ben de böyle yaparım, en azından içimden kaldırıp koymak gelir.) Az sayıdaki vatandaşımızın ve daha büyük oranda batılının ise bir yerlere tırmanmaya çalışan çocuklarına karışmadıklarını ve karışılmasından hoşlanmadıklarını gözledim. Bu gruptaki kişiler, tırmanan çocuklarına çevreden birisi yardım etmek istediğinde rahatsız oluyorlardı. "Dokunmayın kendisi çıkacak, kendisi çıkmalı" mesajını veriyorlardı. (Bati ülkelerinde yasayan herkes yukarıda belirtildiği şekilde davranmıyor olabilir. Ülkemizdeki herkes de bu konuda çocuklara yardım etmiyor olabilir; "çocuk dediğin düşe kalka büyür" sözü uyarınca bazılarımız, koltuğa tırmanan çocuklara aldırmıyor olabilirler. Fakat şöyle bir düşündüğümüzde, basamağa veya koltuğa tırmanmaya çalışan çocuğa yardım davranışı kafanızdaki "biz" imajına uygun düşüyor mu düşmüyor mu? Her halde düşüyor.)

Çocukların merdiven çıkmasına bilinçli olarak karışmayanlar muhtemelen "çocuğun egosu güçlensin" diye, "kendine güvensin" diye, seyirci kalmayı tercih ediyorlar. Yardim eden bizler ise, kendimizi sorumlu hissediyoruz; kafalarımızdaki "ana-baba" tanımı çocuklara kol kanat germemiz gerektiğini söylüyor. Bugün, "tek başına beceremez" diye basamağı tırmanmasına yardim ediyoruz; yarin okul ödevlerine yardim ediyoruz; pek çok şeyi kendi başına yapabilecek yasa geldiği halde, yemek yemesine ve tuvalet temizliğine yardim ediyoruz, lisede ÖSYS’ye başvurduğunda tercihlerini yaparken yardim ediyoruz, üniversiteyi bitirince iş bulmasına yardim ediyoruz. Çocuğun merdiven çıkmasına, "kendine olan güveni artsın" diye seyirci kalanlar, çocuklarını güçlendirmeye çalışıyorlar. Çocuğa yardim eden bizler ise çocuğu güçlendirmekten ziyade, çocuk ile aramızdaki bağı güçlendirmiş oluyoruz. Kim doğru yapıyor? Her iki taraf da. Çünkü her iki taraf da, insan ilişkilerinde sahip olduğu üslubu sergiliyor. Gerek bizlerin, gerekse batılıların tavrında, doğrular ve yanlışlar bulunabilir. Örneğin bizler koruyucu ana-babalar olarak, bağımlı, hayat boyunca birilerinin desteğine ihtiyaç duyacak bir insan yetiştiriyor olabiliriz. Çocuğuna sürekli olarak bir yetişkine davranıyormuş gibi davranan batılı ise, belki kendine güvenen ve bireyselleşmiş bir insan yetiştiriyor; fakat bu insan, yasamı boyunca ana baba çocuk ilişkisindeki sıcaklığı arayabilir, ayrıca fazlaca bireyselleşmenin bedelini, toplumda yalnızlık çekerek ödeyebilir.
Çocuk eğitimi
O halde ne yapmalıyız? Yukarıda iki kutup halinde sergilenen ana baba tutumlarının her ikisinden vazgeçmekte, daha üst düzeyde bir etkileşime yönelmekte yarar vardır. Başka bir söyleyişle, batıdaki ana baba tavrını kopya etmeyelim; ama çocuklara aşırı karışma şeklindeki tavrımızı da sürdürmeyelim; yalnızca eksiğimizi belirleyip kendi tavrımızı geliştirelim. Belli bir olayda, çocuğumuzu hem koruyup gözetebiliriz, hem "adam" yerine koyup bireyselleşmesine izin verebiliriz, hem de onu bir çocuk olarak görüp bağrımıza basabiliriz. Örnek: Çocuğumuz hayatında ilk defa bir basamağa çıkmaya mi çalışıyor; düşecek gibi olursa tutabileceğimiz bir mesafeden izleyelim (koruyucu ana baba olmuş oluruz). Fakat çıkmasına karışmayalım (çocuğu "adam" yerine koymuş, ona güvenmiş ve kendi başına övünebileceği bir iş yapmasına izin vermiş oluyoruz). Basamağı çıkıp da sevinince çocuksu bir sevinçle katılalım, "aferin sana" diyelim, öpelim onu (çocuğa gerekli olan ana baba sıcaklığını vermiş oluruz).

Yukarıda önerdiğim davranış şeklinde, çocuğu korumak ve öpmek, ülkemiz insani için yeni bir davranış değildir. Bizler için yeni olan, çocuğa güvenip, onun bireyselleşmesine izin vermektir.

İletişim Çatışmaları ve Empati - Üstün DÖKMEN

Sayın Üstün Dökmen hocamızın bu enfes kitabını okuyarak çocuk eğitimi konusunda kendinizi geliştirebilirsiniz.

Çocuk eğitimi hakkında kitaplar:

Çocuk Eğitim Seti
Kariyer Yayınları

Bağırıp Çağırmadan Çocuk Eğitimi
Yakamoz Yayınevi
Ekrem Acar

Çocuklarda Sanat Eğitimi
Epsilon Yayınları
Susan Striker

Çocuk Eğitiminde Babanın Rolü
Yakamoz Yayınevi
Şaban Karaköse, Rukiye Karaköse

Etkili Ana Baba Eğitimi Aile İletişim Dili
Sistem Yayıncılık
Thomas Gordon

Etkili Ana Baba Eğitiminde Uygulamalar
Sistem Yayıncılık
Thomas Gordon

Küçük Ağacın Eğitimi
Say Yayınları
Forrest Carter

Çocuk Eğitimi Rehberi
Huzur yayınları tarafından yayınlanan bu kitap çocuğun bebeklik döneminden on iki yaşına kadar geçireceği evrelere ait bilimsel bilgileri içermektedir. Çocuğun ruhsal gelişimindeki üç dönemi: 0-2 yaş dönemi, 2-6 yaş dönemi, 6-12 yaş dönemine ait rehberlik bilgileri bulunmaktadır. İkiz, sakat ve sorunlu çocuklar için yapılması gerekenler, oyuncak , kardeşlerle ilişkiler ve ergenlik çağına kadar gerekli bütün bilgiler bu kitapta bulunmaktadır.

29.01.2008

Anne baba çocuk eğitimi kitapları

Okul Öncesinde Duygu ve Davranış Sorunları
Nesil Yayınları
Mücahit Gültekin

Çocuk ve Cinsellik
Kare Yayınları
R. Sabri Yurdakul

Çocuk Yüreği, Anlamak, Yol Göstermek, Önderlik Etmek
Kucak Yayınları
Tedd Tripp

Çocuk Üniversitesi Üçüncü Yarıyıl Çocuklar Soruyor - Bilginler Yanıtlıyor
Optimist Yayın Dağıtım
Ulrich Janssen, Ulla Steuernagel

Ailede Çocuğun Ahlak Eğitimi
Nobel Yayın Dağıtım
Mehmet Zeki Aydın

Yaratıcı Drama Yöntemi ile Anne - Baba Eğitimi Uygulama Rehberi
Nobel Yayın Dağıtım
Ayten Şahin

Bebeğinizin Olağanüstü Zihni
Kuraldışı Yayınevi
David Chamberlain

Dengeli Çocuk Yetiştirme
Platform Yayınları
H. D. Sharma

Çoklu Zeka
Kök Yayınevi
Asiye Karadağ

Eyvah Çocuğum Büyüyor, Ergenle Doğru İletişim Kılavuzu
Mikado Yayınları
Penny Palmano

99 Sayfada Bebeklikten Çocukluğa
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Yankı Yazgan

İkizler ve Üçüzler Psikolojisi
Morpa Kültür Yayınları
Audrey Boobar

Eğitimde Özlenen Babalar
Çiçek Yayıncılık

Eğitimde Özlenen Anneler
Ağaç Yayıncılık
Ahmet Çağlayan

İlkem, Çocuklara Saygı Duymak (Çocuk Eğitimi)
Ezgi Kitabevi Yayınları
Recep Nas

Bir Ergene Mektup
Kuraldışı Yayınevi
Vittorino Andreoli

Eğitimde ve Hayatta Çocuğumu Nasıl Yönlendirebilirim
Nesil Yayınları
Adem Durmuş

Eyvah Çocuğum Bilgisayar Kullanıyor
Nesil Yayınları
Adem Durmuş

Sen de Başarabilirsin, öğrenciler ve aileler için sınav rehberi
Birey Yayıncılık
Mehmet Kartal, Oğuzhan Eyilik

Çocuk Eğitim Seti
Kariyer Yayınları

Örnek Anne Nasıl Olur
Nesil Yayınları
Gülay Atasoy

Başarılı Anne Baba Olmak
Platform Yayınları
Shalini Mitra

Bağırıp Çağırmadan Çocuk Eğitimi
Yakamoz Yayınevi
Ekrem Acar

Mutlu Çocuk Yetiştirmenin Sırları
İlya Yayınevi
Steve Biddulph

Günümüz Gençliğine Etkin Anne ve Baba Olmak
Nokta Yayınları
Scoott Wooding

Medya Çağında İyi Anne Baba Olmak
Nobel Yayın Dağıtım
Gloria Degaetano

Bu Zamanda Anne Baba Olmak
Pozitif Yayıncılık
Ayşe İzci Coşkuner

Ailenin Aynası Çocuk
Selis Kitapları
Süleyman Doğan

Çocuk Sağlığı Rehberi
Aura Kitapları
Murat Tuncer

Çöp Çocuk , Çocuk Çizgilerindeki Giz
Boyut Yayın Grubu
Sabiha Paktuna Keskin

Baba ve Çocuk
Morpa Kültür Yayınları
Oya Güngörmüş Özkardeş

Anne, Baba ve Çocuk Sorunsuz İletişim
Sistem Yayıncılık
Kamil Yılmaz, Yadigar Dayan Yılmaz

Çocuk Beden Dili
Delta Yayınları
Samy Molcho

Çocuk Psikolojisi
Nesil Yayınları
Sefa Saygılı

Bebek Deyip de Geçme
Truva Yayınları
Mehmet Murat Döğüşgen

Anne Babalar İçin İnternet Rehberi
Epsilon Yayınları
Gökçen Karan

Daha İyi Anne Daha İyi Baba Olmak, Zor Durumlarla Başa Çıkabilmek İçin
Özgür Yayınları
Robin Goldstein

Çocuğunuzu Tanıyın
Anne, Baba ve Öğretmenin El Kitabı
Toroslu Kitaplığı
Yahya Türkeli

Çocuk Eğitiminde Babanın Rolü
Yakamoz Yayınevi
Şaban Karaköse, Rukiye Karaköse

Birlikte Büyütelim
Çocuk Ruh Sağlığı
Alfa Basım Yayım Dağıtım
Z. Bengi Semerci

Çocuk Ruh Sağlığı
Ya-Pa Yayınları
Meliha Kırkıncıoğlu

Çocuk Ruh Sağlığı ve Uyum Bozuklukları
Anı Yayıncılık
Rasim Bakırcıoğlu

Çocuk Ruh Sağlığı
Epsilon Yayınları
Alanur Özalp

Bilinçli Anne Baba ve Başarılı Çocuk
Çocuğun Başarısında Ailenin Rolü
Morpa Kültür Yayınları
F. Özden Ekmekçi

Anne Baba Olmanın Altın Kuralları
Morpa Kültür Yayınları
Derleme

Zengin Baba Yoksul Baba
Morpa Kültür Yayınları
Sami Mengütay

Ana Çocuk Sağlığında Sosyal Boyut
Doruk Yayınları
İlhan Tomanbay

Anaokulu ve Kreş İçin Anne Baba Rehberi
Optimist Yayın Dağıtım
Ayşe Güner

Çocuklarda Sanat Eğitimi
Epsilon Yayınları
Susan Striker

Anne Baba Olmak
Çocuğun Eğitimi Ailede Başlar
Morpa Kültür Yayınları
Gül Şendil, İdil Kaya Balkan

Anne Baba Rehberi
Okula Yeni Başlayan Çocuklar İçin
Ares Yayınları
Ö. Faruk Reca

Çocuk Yetiştirmede Psikolojik Taktikler
Anne Babalar İçin
Yakamoz Yayınevi
Perry W. Buffington